NOT: OYNATMA LİSTESİ SAĞ ÜSTTEDİR
Mehter Marşlarımız
Mehter Marşı
Avrupa’da ve tüm dünyada biz Türklerin simgesi olmuştur yüzyıllardan beri mehteran takımı ve mehter marşları. Öyle ki, yabancılar mehteranı gördükleri veya duydukları zaman hemen kafalarında Türkleri canlandırır oldular. Mehter takımının ve marşlarının kültürümüzü yabancılara tanıtmaktan çok daha fazla katkıları olmuştur tarihimize. Yüzyıllar boyu savaşlarda askerlerimizi cenk meydanında savaşa motive edip, savaşı kazanmalarında çok önemli bir psikolojik etmen olmuştur. Bugün bile bazen bu marşları dinlediğimizde içimizde aniden bir coşkunluk belirmekte ve insanın tüyleri diken diken olmaktadır. Bizde bu yazımızı şanı büyük mehteran takımımıza ve marşlarına ayırmak istedik.
Mehter, birçok özelliğine ek olarak, dünyanın en eski ordu bandosudur. Bütün Avrupa askeri bandoları mehteri kendilerine örnek almışlardır.
Mehter; kelime anlamı olarak mızıkacı, çadırcı, kavas gibi manalarda kullanılmış bir tabirdir. Mehter Farsça ” MIHTER” kelimesinin Osmanlılarca ULU-BÜYÜK manasına gelen bir kelimesinden alınmıştır. Dilimizde bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden ” MEHTER” kullanılmaktadır.
Mehterin tarihçesine baktığımızda ise karşımıza uzun bir geçmiş çıkar. Türklerin savaşlarda müzikle askerleri coşturması Hunlular zamana, Mete Han’a kadar uzanır. Neredeyse tarih boyunca bütün Türk devletleri savaşlarda müziği değişik şekillerde kullanmışlardır. Ama ilk profesyonelce bando takımını Osmanlılar, Mehter adıyla kurmuşlardır. Tam olarak ne zaman ve kim tarafından kurulduğu bilinmemekle birlikte, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’le Osmanlılar tarihinde yer almaya başladığı bilinmektedir. Osmanlılara ise Selçuklular’dan geçmiştir. Mehter, Yeniçeri ocağının bir parçasıydı. Bu ocak kaldırılınca kapatıldı sonra yeniden açıldı. Günümüzde en ünlüleri fatih ve eyüp mehteran bölükleridir. 13yy. ilk kez yazılı kaynakta Mehter adı geçiyor.
Osmanlı Devleti’nde, barış zamanların askeri ruhu canlı tutmak, savaş zamanlarında askerin cesaretini arttırıp düşmana korku vermek için kurulan askeri mızıka teşkilatıdır Mehter. Mehter kelimesi pek ulu manasına olup çoğulu mehterandır. Bütün İslam devletlerinde hükümdarlık alametlerinden biri olan tabihane (mehterhane) Osmanlı Devleti’ne Türkiye Selçuklu Devleti’nden geçti. Selçuklu sultanı üçüncü Alaeddin Keykubat, Osman Gazi’ye 1299’da beylik alameti olarak sancak ile beraber davul vs. de göndermişti. Osmanlı Devleti’nin istiklalinin başlangıcı da kabul edilen bu tarihten itibaren nevbet vurulurken (çalınırken) Fatih Sultan Mehmed Han’a kadar bütün padişahlar, Selçuklu hükümdarına hürmeten ayağa kalkarlardı. Fatih Sultan Mehmed Han “iki yüzyıl evvel vefat etmiş bir padişaha ayağa kalmak lüzumsuzdur” diyerek, mehter çalınırken ayağa kalkma adetini kaldırdı.
Mehter takımı her gün padişahın bulunduğu yerde; yani padişah seferde ise çadırın önünde, değilse saraydaki muayyen yerinde ikindi namazsından sonra nevbet vururdu. Bundan başka yatsı namazından sonra üç fasıl mehter çalınıp padişaha dua edilir, sabaha karşı divan halkını namaza kaldırmak için yeniden nevbet vurulurdu. Ayrıca, Yedikule, Eyyub, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Kızkulesi’nde aynı saatlerde mehterhane çalınırdı. Buralarda vazife gören mehterlerin mevcudu bin kadardı. Devlet merkezinin dışındaki kalelerde de muayyen vakitlerde mehterhane çalardı. Ayrıca sadrazamların, derya kaptanlarının, vezirlerin, beylerbeylerin mehter takımları bulunurdu. Bihassa sefer zamanlarında askeri çoşturmak ve düşmanın maneviyatını bozmak hususunda mehterlerin büyük hizmeti ve faydası görüldü.
Hükümdara mahsus mehterhane on iki katlı, yani her aletten on iki tane çalınırdı. Diğerleri ise, çalındığı yerin seviyesine göre yedi katlı veya dokuz katlı olurdu. Padişah sefere giderse, mehter takımı iki misline çıkarılırdı. Kösler yalnız padişahların mehterhanelerinde bulunur, sadrazam ve sair vezirlere ait mehterlerde bulunmazdı. Hükümdar sefere gittiği zaman, padişah mehterhanesi saltanat sancaklarının altında durup çalınırdı. Sefer esnasında önce padişahın, yoksa serdarın mehterhanesi ve sonra üç tuğlu paşaların yani vezirlerin, daha sonra ikişer tuğluların (beylerbeylerinin) mehterhanelerinin çalınmaları kanundu. Muharebe zamanında düşmana yaklaşıldığı zaman mehterin sesi arttırılır, bu sırada davul çalanlar “Yekdir Allah yek” diye bağırırlardı.
Mehterhane emir-i alem’e bağlı olup, padişaha mahsus mehterhaneyi idare eden zata mehterbaşı denirdi. Kendisi aynı zamanda İstanbul’da bulunan bütün mehterlerin amiriydi. Ayrıca her cins çalgıyı çalanların bir başı vardı ki, onlar da çalgılarına göre sertabbal (davulcu başı), sernefiri (borucu başı), sernakkazeren, serzurnazen, serzincviri (zilci başı), serköşi diye anılırlardı. Mehterlerin başlıca usul ve makamları; ahlati, halilevi, kalenderi, peşrev,Türki, sakil, çenber, küçük hafif, büyük hafif, nakış, revani, def usulu, yarım ahlati, perişian, değişme, kısmı sakil, murabba, devri hindi, kara batak, ezgi, sofiyen, semai, çengi harbi, zammı devir ve safdı.
Mütad zamanları dışında; padişah cülüslarında, kılıç alaylarında, zafer haberi geldiği zamanlarda, arife divanlarında, düğünlerde, şiehzade ve sultanın doğumu gibi hallerde mehterhanelerin nevbet vurması kanundu.
Mehter nevbet vuracağı zaman mehter takımı hilal şeklini alır, nakkarazenler oturup diğerleri ayakta dururdu. Kösler hilalin orta ilerisine yerleştirilirdi. İç oğlan başçavuşu mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve “Vakt-i sürur u sefa, mehterbaşı ağa! Hey! Hey!” diye bağırırdı. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakarelerle sofyan usulunde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir “Hasduuur” diyerek çalınacak marşın adını söylerdi. Hemen arkasından “haydi ya Allah” diyerek mehteri icraya geçirirdi. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona ererdi.
Mehterin kendine has bir yürüyüşü olup, üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi. Yürüyüş esnasında mehter efradı, hep bir ağızdan “Rahim Allah, kerim Allah” derlerdi.
Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştiraki şu sıraya göre tertib ekilirdi; önde çorbacıbaşı unvanını taşıyan ve başında üsküf bulunan mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, baştaki ser zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise, üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancaküın arkasında ise, yeniçeriler tarafından taşınan hücum tuğu yer alırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından sonra ise, sıra ile; mehterin iki katı adedince cevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkareler, zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise, bir at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.
Yüzyıllar boyunca Osmanlı askerini çoşturup, düşmana korku veren mehterhane, 15 Haziran1826’da yeniçeri ve diğer kapıkulu ocaklarıyla beraber ikinci Mahmud Han tarafından ilga edildi. Mehterhanenin önemine binaen yerine Mızıka-yı hümayun isminde askeri mızıka teşkilatı kuruldu.
Ahmed Muhtar Paşa ve Celal Esat mehteri yeniden canlandırmak gayesiyle 1911’de yeni bir takım kurdular. Bu takım 1914 yılında teşkilatlandırılarak, mehterhane-i hakani adını aldı. Mehterhane-i hakaninin kurulduğu, Birinci Dünya savaşında orduya tamim edildi. İstiklal harbinde de hizmet verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra milli savunma bakanı, mehteri saltanat alameti sayarak lağvetti.1952 yılında feshedildi, sonra genelkurmay tarafından İskoçların bando takımını gördü.Bundan etkilenilerek tekrar mehter takımı kuruldu.
Takım
‘Altı kat’, ‘yedi kat’ ve ‘dokuz katlı’ takım. ‘Dokuz katlı’ takım, kös, davul, nakkare, halile, çevgan, nefir, boru seslerden oluşuyor. Mehterhane-i Hakani veya Mehterhane-i Hümayun, Padishah Mehteri 18 katlı takımdan oluşuyordu, özelikle savaşzamanlarda.
Sesler
Tuğlar
Çorbacıbaşı
Sancaklar
Zurnazen
Boruzen
Zilzen
Davulzen
Cevgen
Kös
Nakkrezen
MEHTERANDA BAZI KOMUTLAR VE MALZEMELERİN ANLAMLARI
KONSER = NEVBETİ
DİKKAT = HEY HEY
SAFTA TOPLAN = SAF NİZAMINI
YÜRÜYÜŞ KOLU = YÜRÜYÜŞ NİZAMINI
UYGUN ADIM = YAKŞİ KADEMİ
MARŞ = HAYDİ, YA ALLAH
KONSER DÜZENİ = NEVBET NİZAMINI
DEVLET = KIRMIZI SANCAK
İSLAMİYET = YEŞİL SANCAK
ADALET VE BATI = BEYAZ SANCAK
TUĞLAR = BEYLİKLERİ
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI (EMİR-İ ÂLEM BAŞLIĞI) = ÜSKÜF
BELİNDE BAĞLADIĞI KUŞAĞA = SİLAHLIK
SANCAKTAR VE TUĞCU BAŞLIĞI = BÖRK
SANCAKTAR VE TUĞCU YELEĞİ = KARTAL KANADI
SANCAKTAR VE TUĞCU GÖMLEĞİ = MİNTAN
BÜTÜN MEHTERANIN PANTOLONU = ŞALVAR
ÇEVGANI VE SAZ EKİBİ BAŞLIĞI = KAVUK
İÇİNE GİYDİKLERİ ENTARİ = ÜÇETEK
ÜZERLERİNE GİYDİKLERİ = CÜBBE
BÜTÜN MEHTERAN AYAKKABISI = YEMENİ
BÜTÜN MEHTERANIN BELİNE SARDIĞI = KUŞAK
HALKALARDAN ELBİSE GİYENE = MUHAFIZ-ZIRHLI
BAŞINA GİYDİĞİNE = MİHFER
OMUZUNA TAKTIĞI TEPSİMSİ YUVARLAĞA = KALKAN
MEHTER BAŞININ KONSERİ İDARE SOPASINA = ASA
KABA ZURNA = ZURNAY
BORU -TROMPET = BURGAY-NEFİR
NAKKARE = ÇİFTENARA-KOSADUMBUL
ZİL = CENG-SANC-ZENÇ
DAVUL = TABIL-TIVIL
KÖS = KUS-KÖBÜRGE-KÜVRÜĞ
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI = EMİR-İ ÂLEM
KONSER MUSİKİ ŞEFİ = MEHTERAN BAŞI
ÇEVGENLERE = ÇEVGANİ
alıntıdır…
Avrupa’da ve tüm dünyada biz Türklerin simgesi olmuştur yüzyıllardan beri mehteran takımı ve mehter marşları. Öyle ki, yabancılar mehteranı gördükleri veya duydukları zaman hemen kafalarında Türkleri canlandırır oldular. Mehter takımının ve marşlarının kültürümüzü yabancılara tanıtmaktan çok daha fazla katkıları olmuştur tarihimize. Yüzyıllar boyu savaşlarda askerlerimizi cenk meydanında savaşa motive edip, savaşı kazanmalarında çok önemli bir psikolojik etmen olmuştur. Bugün bile bazen bu marşları dinlediğimizde içimizde aniden bir coşkunluk belirmekte ve insanın tüyleri diken diken olmaktadır. Bizde bu yazımızı şanı büyük mehteran takımımıza ve marşlarına ayırmak istedik.
Mehter, birçok özelliğine ek olarak, dünyanın en eski ordu bandosudur. Bütün Avrupa askeri bandoları mehteri kendilerine örnek almışlardır.
Mehter; kelime anlamı olarak mızıkacı, çadırcı, kavas gibi manalarda kullanılmış bir tabirdir. Mehter Farsça ” MIHTER” kelimesinin Osmanlılarca ULU-BÜYÜK manasına gelen bir kelimesinden alınmıştır. Dilimizde bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden ” MEHTER” kullanılmaktadır.
Mehterin tarihçesine baktığımızda ise karşımıza uzun bir geçmiş çıkar. Türklerin savaşlarda müzikle askerleri coşturması Hunlular zamana, Mete Han’a kadar uzanır. Neredeyse tarih boyunca bütün Türk devletleri savaşlarda müziği değişik şekillerde kullanmışlardır. Ama ilk profesyonelce bando takımını Osmanlılar, Mehter adıyla kurmuşlardır. Tam olarak ne zaman ve kim tarafından kurulduğu bilinmemekle birlikte, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’le Osmanlılar tarihinde yer almaya başladığı bilinmektedir. Osmanlılara ise Selçuklular’dan geçmiştir. Mehter, Yeniçeri ocağının bir parçasıydı. Bu ocak kaldırılınca kapatıldı sonra yeniden açıldı. Günümüzde en ünlüleri fatih ve eyüp mehteran bölükleridir. 13yy. ilk kez yazılı kaynakta Mehter adı geçiyor.
Osmanlı Devleti’nde, barış zamanların askeri ruhu canlı tutmak, savaş zamanlarında askerin cesaretini arttırıp düşmana korku vermek için kurulan askeri mızıka teşkilatıdır Mehter. Mehter kelimesi pek ulu manasına olup çoğulu mehterandır. Bütün İslam devletlerinde hükümdarlık alametlerinden biri olan tabihane (mehterhane) Osmanlı Devleti’ne Türkiye Selçuklu Devleti’nden geçti. Selçuklu sultanı üçüncü Alaeddin Keykubat, Osman Gazi’ye 1299’da beylik alameti olarak sancak ile beraber davul vs. de göndermişti. Osmanlı Devleti’nin istiklalinin başlangıcı da kabul edilen bu tarihten itibaren nevbet vurulurken (çalınırken) Fatih Sultan Mehmed Han’a kadar bütün padişahlar, Selçuklu hükümdarına hürmeten ayağa kalkarlardı. Fatih Sultan Mehmed Han “iki yüzyıl evvel vefat etmiş bir padişaha ayağa kalmak lüzumsuzdur” diyerek, mehter çalınırken ayağa kalkma adetini kaldırdı.
Mehter takımı her gün padişahın bulunduğu yerde; yani padişah seferde ise çadırın önünde, değilse saraydaki muayyen yerinde ikindi namazsından sonra nevbet vururdu. Bundan başka yatsı namazından sonra üç fasıl mehter çalınıp padişaha dua edilir, sabaha karşı divan halkını namaza kaldırmak için yeniden nevbet vurulurdu. Ayrıca, Yedikule, Eyyub, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Kızkulesi’nde aynı saatlerde mehterhane çalınırdı. Buralarda vazife gören mehterlerin mevcudu bin kadardı. Devlet merkezinin dışındaki kalelerde de muayyen vakitlerde mehterhane çalardı. Ayrıca sadrazamların, derya kaptanlarının, vezirlerin, beylerbeylerin mehter takımları bulunurdu. Bihassa sefer zamanlarında askeri çoşturmak ve düşmanın maneviyatını bozmak hususunda mehterlerin büyük hizmeti ve faydası görüldü.
Hükümdara mahsus mehterhane on iki katlı, yani her aletten on iki tane çalınırdı. Diğerleri ise, çalındığı yerin seviyesine göre yedi katlı veya dokuz katlı olurdu. Padişah sefere giderse, mehter takımı iki misline çıkarılırdı. Kösler yalnız padişahların mehterhanelerinde bulunur, sadrazam ve sair vezirlere ait mehterlerde bulunmazdı. Hükümdar sefere gittiği zaman, padişah mehterhanesi saltanat sancaklarının altında durup çalınırdı. Sefer esnasında önce padişahın, yoksa serdarın mehterhanesi ve sonra üç tuğlu paşaların yani vezirlerin, daha sonra ikişer tuğluların (beylerbeylerinin) mehterhanelerinin çalınmaları kanundu. Muharebe zamanında düşmana yaklaşıldığı zaman mehterin sesi arttırılır, bu sırada davul çalanlar “Yekdir Allah yek” diye bağırırlardı.
Mehterhane emir-i alem’e bağlı olup, padişaha mahsus mehterhaneyi idare eden zata mehterbaşı denirdi. Kendisi aynı zamanda İstanbul’da bulunan bütün mehterlerin amiriydi. Ayrıca her cins çalgıyı çalanların bir başı vardı ki, onlar da çalgılarına göre sertabbal (davulcu başı), sernefiri (borucu başı), sernakkazeren, serzurnazen, serzincviri (zilci başı), serköşi diye anılırlardı. Mehterlerin başlıca usul ve makamları; ahlati, halilevi, kalenderi, peşrev,Türki, sakil, çenber, küçük hafif, büyük hafif, nakış, revani, def usulu, yarım ahlati, perişian, değişme, kısmı sakil, murabba, devri hindi, kara batak, ezgi, sofiyen, semai, çengi harbi, zammı devir ve safdı.
Mütad zamanları dışında; padişah cülüslarında, kılıç alaylarında, zafer haberi geldiği zamanlarda, arife divanlarında, düğünlerde, şiehzade ve sultanın doğumu gibi hallerde mehterhanelerin nevbet vurması kanundu.
Mehter nevbet vuracağı zaman mehter takımı hilal şeklini alır, nakkarazenler oturup diğerleri ayakta dururdu. Kösler hilalin orta ilerisine yerleştirilirdi. İç oğlan başçavuşu mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve “Vakt-i sürur u sefa, mehterbaşı ağa! Hey! Hey!” diye bağırırdı. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakarelerle sofyan usulunde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir “Hasduuur” diyerek çalınacak marşın adını söylerdi. Hemen arkasından “haydi ya Allah” diyerek mehteri icraya geçirirdi. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona ererdi.
Mehterin kendine has bir yürüyüşü olup, üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi. Yürüyüş esnasında mehter efradı, hep bir ağızdan “Rahim Allah, kerim Allah” derlerdi.
Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştiraki şu sıraya göre tertib ekilirdi; önde çorbacıbaşı unvanını taşıyan ve başında üsküf bulunan mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, baştaki ser zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu. Sancakların arkasında ise, üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi. Sağ tarafta kırmızı sancaküın arkasında ise, yeniçeriler tarafından taşınan hücum tuğu yer alırdı. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu. Mehterbaşından sonra ise, sıra ile; mehterin iki katı adedince cevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkareler, zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi. En arkada ise, bir at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı.
Yüzyıllar boyunca Osmanlı askerini çoşturup, düşmana korku veren mehterhane, 15 Haziran1826’da yeniçeri ve diğer kapıkulu ocaklarıyla beraber ikinci Mahmud Han tarafından ilga edildi. Mehterhanenin önemine binaen yerine Mızıka-yı hümayun isminde askeri mızıka teşkilatı kuruldu.
Ahmed Muhtar Paşa ve Celal Esat mehteri yeniden canlandırmak gayesiyle 1911’de yeni bir takım kurdular. Bu takım 1914 yılında teşkilatlandırılarak, mehterhane-i hakani adını aldı. Mehterhane-i hakaninin kurulduğu, Birinci Dünya savaşında orduya tamim edildi. İstiklal harbinde de hizmet verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra milli savunma bakanı, mehteri saltanat alameti sayarak lağvetti.1952 yılında feshedildi, sonra genelkurmay tarafından İskoçların bando takımını gördü.Bundan etkilenilerek tekrar mehter takımı kuruldu.
Takım
‘Altı kat’, ‘yedi kat’ ve ‘dokuz katlı’ takım. ‘Dokuz katlı’ takım, kös, davul, nakkare, halile, çevgan, nefir, boru seslerden oluşuyor. Mehterhane-i Hakani veya Mehterhane-i Hümayun, Padishah Mehteri 18 katlı takımdan oluşuyordu, özelikle savaşzamanlarda.
Sesler
Tuğlar
Çorbacıbaşı
Sancaklar
Zurnazen
Boruzen
Zilzen
Davulzen
Cevgen
Kös
Nakkrezen
MEHTERANDA BAZI KOMUTLAR VE MALZEMELERİN ANLAMLARI
KONSER = NEVBETİ
DİKKAT = HEY HEY
SAFTA TOPLAN = SAF NİZAMINI
YÜRÜYÜŞ KOLU = YÜRÜYÜŞ NİZAMINI
UYGUN ADIM = YAKŞİ KADEMİ
MARŞ = HAYDİ, YA ALLAH
KONSER DÜZENİ = NEVBET NİZAMINI
DEVLET = KIRMIZI SANCAK
İSLAMİYET = YEŞİL SANCAK
ADALET VE BATI = BEYAZ SANCAK
TUĞLAR = BEYLİKLERİ
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI (EMİR-İ ÂLEM BAŞLIĞI) = ÜSKÜF
BELİNDE BAĞLADIĞI KUŞAĞA = SİLAHLIK
SANCAKTAR VE TUĞCU BAŞLIĞI = BÖRK
SANCAKTAR VE TUĞCU YELEĞİ = KARTAL KANADI
SANCAKTAR VE TUĞCU GÖMLEĞİ = MİNTAN
BÜTÜN MEHTERANIN PANTOLONU = ŞALVAR
ÇEVGANI VE SAZ EKİBİ BAŞLIĞI = KAVUK
İÇİNE GİYDİKLERİ ENTARİ = ÜÇETEK
ÜZERLERİNE GİYDİKLERİ = CÜBBE
BÜTÜN MEHTERAN AYAKKABISI = YEMENİ
BÜTÜN MEHTERANIN BELİNE SARDIĞI = KUŞAK
HALKALARDAN ELBİSE GİYENE = MUHAFIZ-ZIRHLI
BAŞINA GİYDİĞİNE = MİHFER
OMUZUNA TAKTIĞI TEPSİMSİ YUVARLAĞA = KALKAN
MEHTER BAŞININ KONSERİ İDARE SOPASINA = ASA
KABA ZURNA = ZURNAY
BORU -TROMPET = BURGAY-NEFİR
NAKKARE = ÇİFTENARA-KOSADUMBUL
ZİL = CENG-SANC-ZENÇ
DAVUL = TABIL-TIVIL
KÖS = KUS-KÖBÜRGE-KÜVRÜĞ
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI = EMİR-İ ÂLEM
KONSER MUSİKİ ŞEFİ = MEHTERAN BAŞI
ÇEVGENLERE = ÇEVGANİ
alıntıdır…
Yorum Yap:
0 yorumlar: