RESİMLER İÇİN TIKLA
Karacabey
Karacabey, Bursa´nın 60/65 km batısındaki bir ilçesidir. İlçe merkezi, Bursa´ya 62 km´lik işlek bir karayoluyla bağlanır. Yüzölçümü 1. 285 km2, toplam nüfusu yaklaşık 80 bin olup nüfus yoğunluğu 51 kişi/km2´dir. Merkez bucağına bağlı 66 köyü vardır. Toprakları yüksek verimli Karacabey Ovası´nda en çok buğday, arpa, mısır, fasulye, bezelye, şekerpancarı, pamuk, ayçiçeği ve tütün yetiştirilir. Ayrıca patates ve soğan üretiminde gelişen ilçede, sebzecilik ve meyvecilik de gelişmiştir.
Hayvancılığın ileri düzeyde geliştiği Karacabey; salça ve un fabrikaları yanında dünyaca ünlü Sütaş markasını yaratmıştır. Mahlaç peyniri ile de ünlenen Karacabey’in at ve koyun yetiştiriciliği ile ünlü harası ilçenin önemli markalarından biri konumundadır. Türkiye’nin en iyi yarış atları bu harada yetiştirilmektedir. Haranın geçmişi Orhan Gazi dönemine kadar uzanır. Günümüzde at yetiştiriciliğinin yanı sıra Türkiye’nin en köklü ve en büyük tarım işletmelerinden biridir. Karacabey, antik dönemde Mihaliç adı ile bilinmekteydi. Tarihte sırayla Bitinyalılar, Lidyalılar ve Pers Krallığı´nın egemenliğine girmiştir.
Karacabey Camii (İmaret Camii)
Babası 2. Sultan Murat Han’dan sonra Fatih Sultan Mehmet’e de başarılı askeri hizmetler sunan ve İstanbul’un fethedilmesinde büyük katkısı bulunan Rumeli Beylerbeyi Dayı Karaca Bey, ilçe merkezinde kendi yaptırdığı camiinin avlusundaki mezarına defnedilmiştir (1457).
Osmanlı ordusuna verdiği savaş taktikleri ile zaferlerle dolu bir ömür geçiren ve Rumeli Beylerbeyi olarak, Varna ve 2. Kosova Savaşları’nın kazanılmasında öne çıkan Dayı Karaca Bey, Osmanlı’yı yıldıran Haçlı Orduları Komutanı Macar Jan Hunyad’a (Hünyadi Yanoş) savaş meydanlarını dar getirerek, onu ölüm yolculuğuna gönderen bir komutan olarak tarihteki yerini aldı.
Dayı Karaca Bey’in, sağlığında inşaatını başlattığı ve Osmanlı döneminde içerisinde yoksullar için hizmet veren imaret bölümünün bulunması nedeniyle ilçe halkı arasında “İmaret Camii” adıyla bilinen bu eserinde her gün çok sayıda mümin ibadet etmekten büyük mutluluk duymaktadır. 1457 yılında inşaatı tamamlanan bu değerli yapı, depremler ve Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Karacabey yangını nedeniyle çok zarar görmüştür. Tarihi cami, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 1968-1980 yılları arasında restore edilerek yeniden halkın ibadetine sunulmuştur. Cami avlusunda Dayı Karaca Bey’in mezarı ve eşi Bülbül Hatun ile kayınbiraderi Ahmet Bey’in türbeleri bulunmaktadır.
Issız Han
Bursa-İzmir yolu üzerinde Karacabey’in Gölkıyı ve Uluabat köyleri arasında olup, Uluabat Gölü kıyısında yer alan bir handır. Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezıt döneminden kalmadır. Geçtiğimiz yıl restore edilen eserin kapı üstündeki kitabesinde hayırlı işler ve Allah rızası için 1396 yılında inşa edildiği belirtilmektedir. İstanbul-Susurluk Irmağı-Uluabat Gölü güzergahında tarihte nehir taşımacılığının dinlenme ve konaklama üslerinden biri olarak vatandaşlara ücretsiz hizmet veren Issız Han, Osmanlı döneminin güzel bir kervansaray örneğidir.
Ulu Cami
Osmanlı Sultanı 1. Murat Hüdavendigar zamanında Bursa’da inşa edilen eserler arasında olup, şehrin “Eski Karacabey” olarak adlandırılan bölümünde yer almaktadır. Depremler ve Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Karacabey Yangını’nda büyük hasar gören eser, her onarımdan sonra mimari özelliğinden bazılarını kaybetmiştir. Halen kubbesi bulunmayan tarihi yapı çatılı bir modeldir. Altıgen kaide üzerindeki minaresi onaltıgendir ve tek şerefelidir. Değerli eserin orijinal şekline dönüştürülmesi amacıyla hazırlanan yeni onarım ve restore projesi kapsamında çalışmalara başlanmış, restore çalışmaları sırasında yangın çıkmış ulu camii tamamen yanmıştır.
Restore çalışmaları 2014 yılında bitirilmiş ve tekrar ibadete açılmıştır (Emeği geçenlerden Allah razı olsun)
Atatürk Kültür Parkı
Karacabey Belediye Başkanı Ergün Koç’un ilçeye kazandırdığı çok sayıda yatırımlar arasında önemli bir yere sahip 180 bin metrekareyi kapsayan görkemli bir yeşil alandır. İlçenin Bursa-İzmir yolu yönünden girişinde ziyaretçilerini ağırlayan dev dinlenme alanında 35 bin metrekarelik bir gölet gözleri kamaştırmaktadır. 2006 yılında hizmete açılan eser bölgedeki ilçelerde bulunan yeşil alanlar arasında zirvede yerini almıştır.
Çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği ve içerisinde çay bahçesi, kafeterya, restoran, modern düğün salonu, olimpik yüzme havuzu, halı saha ve çocuk oyun alanları bulunan Atatürk Kültür Parkı her yaştaki insana da aletli spor imkanı vermektedir.
Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü (Karacabey Harası)
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş döneminde Sultan Orhan Gazi’ye kayınpederi Köse Mihal (Harmankaya Tekfuru) tarafından kızı Nilüfer Hatun ile evlenmesinden dolayı çeyiz armağanı olarak verilmiştir. 98.730 hektar araziye sahiptir. Büyük Önder Atatürk’ün tarım reformu girişimleri sırasında Türk çiftçisinin ihtiyacı olan Karacabey Esmeri diye bilinen damızlık sığır, saf kan Arap atı, Merinos cinsi koyun ve bitki tohum ıslahı üretitmiyle ülkede çok önemli görevleri yerine getirmiştir. Günümüzde saf kan Arap atı yarış tayları ile adından söz ettiren kurumda yine iddialı biçimde damızlık sığır, koyunculuk, tohum ıslahı, tavukçuluk faaliyetlerinin yanında saf kan Sivas Kangal ve Akbaş cinsi köpek üretimi sürdürülmektedir.
Bursa-İzmir karayolunun 70. kilometresinden itibaren 8 asır öncesinde Türk topraklarına katılan Karacabey Harası’nın verimli, bakımlı ve tesislerle dolu arazisini görebilirsiniz. Kurumun arazilerinden bir bölümü özel pansiyon harası niteliğindeki ve saf kan İngiliz tayları yetiştiren Türkiye Jokey Kulübü’ne tahsis edilmiştir.
Günümüzde hipodromlarda çok sayıda şampiyonluklar elde eden bazı yarış taylarının babaları bilinen ve Karacabey Harası’nda 1921-1950 yılları arasında yüzlerce tay veren Baba Kuruş ve Baba Sa’d isimli aygırlar için düzenlenen “At Anıt Mezarı” kuruma gelen ziyaretçilerin büyük ilgisini çekmektedir.
Karacabey Özel Kuş Cenneti
Bölgede doğa tutkusu ve çevreci kişiliğiyle ün yapan Mustafa Bilgiç tarafından kurulmuştur. Uluabat Köyü ile Gölkıyı Köyü arasında olup, Seyran Köyü sınırları içerisindedir. Uluabat Gölü’nün kıyısındaki Kuş Cenneti’nde Mustafa Bilgiç’in mücadeleci ve özel gayretleriyle oluşturulan doğa harikasında beyaz ve renkli tavus kuşları ziyaretçileri sıcak ilgiyle karşılamaktadır. Çok sayıda kuş ve kümes hayvanlarının üremesinin sağlandığı tesiste ziyaretçilerin dinlenmesine ve yemek ihtiyaçlarının karşılanmasına imkan verecek hizmetler sunulmaktadır. Çocuklar için oyun parkının da bulunduğu Kuş Cenneti, Bursa-İzmir karayolu üzerinde mola verilecek güzel bir doğal değerdir.
Kümbetli Camii
Karacabey’in en eski tarihi eseridir. Adını yapının üzerindeki yarımküre biçimli tepe kısmından aldığı söylenir. M.Ö. 200 yıllarında önce Yahudilere havra olarak ibadete açılan bina, sonrasında Hristiyanlara kilise ve son olarak Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed ümmetine cami olarak hizmet vermenin onurunu taşımaktadır. Sekiz kollu şamdan ve Hz. Davut yıldızının izlerini taşıyan yapı, dikdörtgen plana sahiptir.
Yaklaşık 2200 yıllık tarihi eser günümüzde ilçenin Hamidiye Mahallesi’nde Müslümanların ibadetine kapılarını açmaktadır.
Eskikaraağaç (Avrupa) Leylek Köyü
Bursa Valiliği Uluabat Gölü Yönetim Planı kapsamında yer alan Leylek Dostu Köyler Projesi’nin sürekli ürettiği alt projeler ile Uluabat Gölü çevresindeki köylerde ekolojik sistemi koruyan uygulamalar gerçekleşmiştir. Karacabey’in Eskikaraağaç Köyü, hızlı ve etkili adımlarla adını yurt dışında da duyurmuş ve Avrupa Leylek Köyleri Ağı’na girmiştir. Köy Muhtarı Ahmet Koca’nın önderliğinde köy halkı başarılı projeye gönüllü olarak büyük destek vermiş, her yaştaki insanıyla üzerine düşenin fazlasını yapmaya günümüzde devam etmektedir.
Longoz (Subasar-Bataklık) Ormanları
Susurluk Irmağı’nın Marmara Denizi’ne döküldüğü delta bölgesi Karacabeyliler tarafından “Boğaz” veya “Kocaçay Deresi” adıyla anılmaktadır. Burada Poyraz, Dalyan ve Arapçiftliği isimli üç adet lagün gölleriyle göçmen kuşların Güney Marmara’daki konaklama merkezlerinden “Longoz (Subasar-Bataklık) Ormanları” yer almaktadır.
Tatlı su ve deniz balıkların yaşayabildiği lagün gölleri yaklaşık 20 yıl öncesine kadar Meksika’dan Türkiye’ye göç eden yılan balıklarının üreme merkezi durumundaydı. Başta Nilüfer Çayı olmak üzere Susurluk Irmağı’nda bu süre içerisinde yaşanan aşırı kirlilik ve kimyasal atıklar nedeniyle lagün gölleri ve Kocaçay Deltası’nda ekolojik sistem önemli ölçüde tahribata uğramıştır.
Longoz ormanlarının bitişiğindeki Kocaçay Deltası “Korunacak Sulak Alan” statüsüne alınmış, ancak nehrin deltasındaki aşırı kirlilik sudaki oksijeni de yok ettiğinden halen burada canlıların üremesi ve barınması özlenen düzeye ulaşamamıştır. Bölgenin Ramsar Sözleşmesi’ne alınması için çaba harcanmaktadır.
Çok sayıda canlı türünün gözlendiği longoz ormanları ilçenin Boğaz Köyü ile Bayramdere (Yeniköy) arasındadır. Karacabey, Türkiye coğrafyasında sulak alanları, ırmakları ve verimli topraklarıyla ön plana çıkarken, günümüzde bunları koruma şemsiyesi altına alacak projeler üretilmeye başlanmıştır. Longoz ormanları ile çevresindeki lagün göllerinin sürdürülebilir turizm doğrultusunda Karacabey’in ve ülkenin gelecek nesillerine tüm değerleri ve güzellikleriyle doğal miras olarak kalması hazırlanan projelerin asıl amacıdır. Projeler hayata geçirildiği takdirde, longoz ormanları ile söz konusu doğal zenginlik bölgesi “Koruma öncelikli orman” ve “Milli Park” haline getirilecektir.
Ova Korusu Ayı Barınağı
Merkezi İngiltere’de bulunan Dünya Hayvanları Koruma Derneği’nin (SPA) maddi desteği ve Çevre ve Orman Bakanlığı ile Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nin iş birliği sayesinde “dansçı ayıları” korumak amacıyla Karacabey’in Yeniköy beldesinde ve Ova Korusu Mevkii’nde “doğal barınak” statüsünde kurulmuştur.
SPA’nın desteğini çekmesinin ardından projenin finansmanını Çevre ve Orman Bakanlığı ile İkinci Şans Vahşi Hayvanları Koruma Derneği üstlenmiştir.
İtalya ve Yunanistan’da uygulanan aynı özellikteki projeler arasında Ova Korusu Ayı Barınağı doğal ortamı ile ön plana çıkmaktadır. 1993 yılından günümüze kadar sürdürülen rehabilitasyon projesi çerçevesinde ilk anda 16 ayının yer aldığı barınakta halen 66 ayı Ova Korusu’nda doğal yaşamını sürdürmektedir.
Sokaklarda oynatılarak büyük eziyet çektirilen dansı ayıların korunması için Ova Korusu bir özgürlük merkezidir.
Türkiye Jokey Kulübü Karacabey Daimi Pansiyon Harası
TJK Karacabey Pansiyon Harası Türkiye Jokey Kulübü bünyesinde hizmet veren Türkiye’nin en büyük ve tek safkan İngiliz cinsi yarış atı yetiştiren daimi pansiyoner harasıdır. Bursa-İzmir karayolu üzerinde ve safkan Arap atı yetiştiren Karacabey Harası karşısında 2001 yılında hizmete giren dev tesiste atlar 12 metrekare genişliğindeki localarda kalmakta, 50 locadan oluşan bu yapıya “tavla” adı verilmektedir. TJK Pansiyon Harası’nda 790 adet kısrak locası ve 16 localık aygır locasının yanında 10 adet karantina locası bulunmaktadır. Yaklaşık 5 bin dekar araziyi kaplayan tesiste “padok” adı verilen sınırlı otlak alanları ise, 3 bin 608 dekar arazide yer almıştır.
Tesiste halen 9 veteriner hekim ile birlikte çeşitli uzmanlık dallarında 150 teknik eleman, 54 idari, teknik ve güvenlik elemanı olmak üzere toplam 204 personel görev yapmaktadır.
Karacabey Pansiyon Harası’nda “Aşım Sezonu” her yıl Şubat ayının 15’inde başlayıp, Haziran ayının 30’una kadar süren bir devreyi kapsar.
Tesiste iki değişik statüde kısrak bulunur. Bunlardan bir bölümü “Daimi Kısrak”, diğer bölümü de “Misafir Kısrak”lardır. Misafir kısraklar, gebelik döneminde 45 gün süreyle Pansiyon Hara’da kalmakta, bunu izleyen 10 gün içerisinde sahipleri tarafından işletmeden alınmaktadır. Daimi kısraklar için süre 20 yaş ile sınırlıdır. Kısrağın kendisi veya yavrularından biri açık koşu kazandığı takdirde Pansiyon Hara’daki kalış süresi uzatılabilmektedir.
Weanling adı verilen annelerinden ayrılmış ancak bir yaşına girmemiş taylar, bir yaşını doldurunca “Yearling” adını alırlar ve 20-23 aylık olduklarında Pansiyon Hara’dan alınarak, idmanlara başlamak üzere hipodromlara götürülürler.
Karacabey Yeniköy Tatil Beldesi (Boğaz)
Marmara Denizi’nin güneyinde Susurluk Irmağı’nın denize döküldüğü Kocaçay Deltası yakınında ve Bayramdere Köyü sınırları içerisindedir. Karacabey’in 30 km. kuzeyindeki bir doğa harikasıdır. Bebek kokan ıhlamur ormanları ve denizden gelen temiz havanın birleştiği “çift kat” oksijen deposu oluşuyla, birçok hastalığa şifa veren bir doğal hastane konumundadır.
Yorum Yap:
0 yorumlar: